Lunapark | Konular | Kitaplar

Lunapark notlari

Arzda bir renk cümbüşü;"Buraya gel!"diye bağıran bir münadidir sarı,yeşil,kırmızı ışıklar.Bir yanıp bir sönüyorlar...

Dönme dolaba koşuyorum,içimde kenti kuşbakışı temaşa etmeye yönelik delice bir arzu.Döndükçe kentin perdelenmiş,kapalı kalmış yüzlerini açıyorum;dağ,deniz,gök,ağaç.Sonrası bilindiği gibi;modern yapılar,camiler,caddeler,yol araçları,koca alışveriş merkezleri ve her kente has gri,puslu hava.Tüm arzı böyle kuşbakışı seyredip ihata edebileceğim muazzam bir dönme dolap yapılabilirmi acaba?Biraz daha yakın olabilirmiyim göğe?Buradan bakıp yaşama dair hikmetler çıkarabilirmiyim?Dönme dolap Hira'm olabilirmi?...
Bir aşağıdayım bir yukarıda,bir yerdeyim bir gökte.Ne tam ordayım ne tam burada.Bu seyrüsefer bize öngörülen dünya yaşamını andırır gibi;Hem Hakk la hem halkla.Hem ölecekmiş gibi hem ölmeyecekmiş gibi...

İnsanın görme yetisinin sınırlılığı,aczimi hatırlatıyor bana."Görme"de Allah en büyüktür.Bizim görmemizle O nun görmesinin kıyası gayrı-kabil.Çocukken ve "Allah sizlere şah damarınızdan daha yakındır"haberine ermeden önce O,kuşbakışı bakan bir Tanrı idi zihnimde."Yukarıda!"diyorlardı O na, avuçlar semaya kaldırılıyor,gözler semaya dikiliyordu.

Oysa tepeden,profilden hasılı her yerden bizi ihata ediyor,alemi ihata ediyordu O.Elimizi görüyor,gözümüzü,kirpiklerimize düşen hüznü,kaş çatışımızı,dudak bükmemizi,adımlarımızı görüyordu O,kalplerimizi,ve sinelerimizde gizlediklerimizi...

Dönme dolap ruhlarımızın hapsedildiği bedenin acziyetini hatırlatan bir ayet oluyor bana.Kuşlarınkine denk kanatlarımız yok ki kuş gibi bakalım her dem,mikroskop değil,dürbün değilki gözlerimiz herşeyi görebilelim.
İşte!Dönme dolap seferini tamamlıyor.Süresi dolanlar inip gidiyor.Dünya hayatı da böyle değilmi?Seferini tamamlayanlar gidiyor ve birileri onların yerini dolduruyor...

"Benim bunda kararım yok
 Ben yine gitmeye geldim"
 YUNUS EMRE  

Dönme dolaptan inip sağa sola çılgınca dönen bir başka eğlence aracına biniyorum.Bizi çevreleyen duvara boydan boya aynalar rabt edilmiş.Bu aynalar,araçlar hızla dönerken binicilerde tuhaf bir çarpma hissi uyandırıyor.Gerçekle yalanın iç içe girdiği bir eğlencelik.
Salt gerçek hayat olarak algıladığımız dünya hayatıda işte böyle aldatıcı bir eğlencelik.

Bir an için bu koca lunaparkta elindeki bütün parasını eğlenceliklerin albenisine kapılarak harcayan küçük bir çocuğu hayal ettim.Dönme dolaptan iniyor,uçan halıya biniyor,ahtapottan kamikaziye,atlıkarıncadan tırtıla,gondoldan çarpışan otolara koşuyor sonra avuçlarına bakıyor,ceplerini yokluyor bu küçük çocuk-hadi adı Reyyan olsun-Reyyan tüm bu eğlenceliklerde parasını yitirdiğini hayretle görüyor,ne yapacağını şaşırıyor.
Arz muazzam bir eğlence parkı gibi;"Buraya gel"diye bağıran bir münadi bu kırmızılar,sarılar,yeşiller...Bir yanıp bir sönüyorlar.İmanla nasiplenmemiş ruhlar,büsbütün kaybediyor sermayesini.Arzın cazibesine kapılıp bulanıyor zihni.Asıl olmayan bir dünyanın  
zevklerine olan bağımlılığıyla heba ediyor nefesini.Tıpkı idraki noksan o küçük çocuk gibi.

Müminse bu aldatıcı,albenili dekorun ardındaki hakikati istiyor,hissediyor,görüyor.Berrak bir zihinle hareket ediyor o.Eşyanın hakikatine dair edindiği gözlükle basiretle kavrıyor dünyayı.Neyin nerede olması gerektiğinin bilinciyle yaşıyor o.Tıpkı,"Dünyada garip bir yolcu ol"u haber veren "Herşey nasılsa öyle göster bana!"yı vird edinen mübarek NEBİ gibi,o en mükemmel insan örneği gibi,GÜL gibi...

REYYAN YILMAZ
Genç öncüler dergisinden alıntıdır


Konular